Tekel ve Antitröst Politikasına Giriş
BRING IT HOME |
Pişirme, Isıtma ve Soğutmadan Daha Fazlası Amerika Birleşik Devletleri’nde yaşıyorsanız, evinizin doğal gaz kullanılarak ısıtılma ve soğutulma ihtimali %50’den biraz daha fazladır. Yemek pişirmek için bile doğal gaz kullanıyor olabilirsiniz. Ancak, bu kullanımlar ABD’de doğal gazın birincil kullanımları değildir. 2021’in sonlarında, ABD Enerji Bilgi İdaresi’ne göre, evlerde ısıtma, soğutma ve pişirme doğal gaz kullanımının yaklaşık %20’sini oluşturuyordu. Geri kalanını ne oluşturuyor? Doğal gazın en büyük kullanım alanları elektrik enerjisi üretimi (yaklaşık %37) ve sanayidir (%30). Doğal gazın bu üç kullanım alanı birlikte hayatımızın pek çok alanına dokunmaktadır, o halde iki doğal gaz şirketinin birleşmesine neden karşı çıkılsın ki? Sonuçta, birleşme sizin ve benim gibi insanlar için daha fazla verimlilik ve daha düşük maliyet anlamına gelebilir. Ekim 2011’de iki doğal gaz firması olan Kinder Morgan ve El Paso Corporation birleştiklerini duyurdu. Duyuruda, birleşik firmanın “neredeyse her büyük üretim bölgesini pazarlara” bağlayacağı, “boru hatları ve diğer varlıklardaki mükerrerliği ortadan kaldırarak” maliyetleri düşüreceği ve “tasarrufların tüketicilere yansıtılabileceği” belirtiliyordu. İtiraz mı? 21.1 milyar dolarlık anlaşma Kinder Morgan’a 80,000 milden fazla boru hattının kontrolünü verecek ve yeni firmayı Kuzey Amerika’nın en büyük üçüncü enerji üreticisi haline getirecek. Politika yapıcılar ve kamuoyu, yeni holdingin maliyet tasarruflarını gerçekten tüketicilere yansıtıp yansıtmayacağını ya da birleşmenin Kinder Morgan’a doğal gaz piyasasında güçlü bir oligopol konumu kazandırıp kazandırmayacağını merak ediyordu. Bu da bizi bu bölümün ortaya koyduğu temel sorulara getiriyor: Bir pazarda şirket büyüklüğü ile daha fazla sayıda rakip arasındaki denge nasıl olmalıdır ve hükümet bu dengeleme eyleminde nasıl bir rol oynamalıdır? |
Firma teorisine ilişkin önceki bölümlerde üç önemli ders tanımlanmıştır: Birincisi, tüketicilere daha düşük fiyatlar ve çeşitli yenilikçi ürünler sunarak rekabetin iyi bir şey olduğu; ikincisi, büyük ölçekli üretimin ortalama maliyetleri önemli ölçüde düşürebileceği; ve üçüncüsü, gerçek dünyadaki piyasaların nadiren tam rekabetçi olduğu. Sonuç olarak, hükümet politika yapıcıları, büyük ölçekli üretimin potansiyel faydalarını, özellikle şirket birleşmeleri yoluyla işletmeler büyüdüğünde ortaya çıkabilecek potansiyel rekabet kaybına karşı dengelemek için ne kadar müdahale edeceklerini belirlemelidir.
Örneğin, 2006 yılında AT&T ve BellSouth birleşme teklifinde bulundu. O dönemde çok az sayıda cep telefonu hizmet sağlayıcısı vardı. Hem Adalet Bakanlığı hem de FCC öneriyi engelledi.
İki şirket, birleşmenin tüketicilere fayda sağlayacağını, yeni kurulacak firmanın ölçek ekonomisinden yararlanacağı ve mükerrer yatırımları ortadan kaldıracağı için daha iyi telekomünikasyon hizmetlerini daha ucuza satın alabileceklerini savundu. Ancak, Amerika Tüketici Federasyonu ve Public Knowledge gibi bir dizi aktivist grup, birleşmenin rekabeti azaltacağı ve gelecek on yıllar boyunca tüketiciler için daha yüksek fiyatlara yol açacağı yönündeki korkularını dile getirdi. Aralık 2006'da federal hükümet birleşmenin devam etmesine izin verdi. 2009 yılına gelindiğinde, birleşme sonrası oluşan yeni AT&T, Amerika Birleşik Devletleri'nin gelirlerine göre en büyük sekizinci şirketi ve bu ölçüye göre dünyanın en büyük telekomünikasyon şirketiydi. Ekonomistler, AT&T ve BellSouth birleşmesinin ve aynı dönemde telekomünikasyon şirketlerinin diğer küçük birleşmelerinin tüketicilere yardımcı olup olmadığını, zarar verip vermediğini ya da pek bir fark yaratıp yaratmadığını belirlemek için yıllarını harcadılar ve harcamaya devam edecekler.
Bu bölümde rekabetle ilgili kamu politikası konuları tartışılmaktadır. Ekonomistler ve hükümetler AT&T ve BellSouth gibi büyük şirketlerin birleşmelerine ne zaman izin verilmesi ve ne zaman engellenmesi gerektiğini nasıl belirleyebilirler? Hükümet, rekabeti kısıtlayabilecek belirli türdeki sözleşmelerin yasaklanması gibi, birleşmeler dışındaki rekabete aykırı davranışların denetlenmesinde de rol oynamaktadır. Ancak doğal tekel durumunda, rekabeti korumaya çalışmak muhtemelen pek işe yaramayacaktır ve bu nedenle hükümet genellikle fiyat ve/veya çıktı miktarının düzenlenmesine başvuracaktır. Son yıllarda, işletmelerin fiyat ve çıktı kararlarına daha az devlet müdahalesi yönünde küresel bir eğilim vardır.
Yorumlar
Yorum Gönder