Zeka ve Dil
Zeka Hakkında Nasıl Konuşuyoruz (ya da Konuşmuyoruz) |
Ocak 2005’te Harvard Üniversitesi Başkanı Lawrence H. Summers, bilim ve mühendislik işgücündeki kadın ve azınlıklarla ilgili bir ekonomik konferansta yaptığı sunum sırasında bir kargaşaya yol açtı. Summers konuşması sırasında matematik, fizik, kimya ve biyoloji alanlarında kariyer yapan kadınların sayısının neden bu kadar az olduğuna dair üç neden öne sürdü. Açıklamalardan biri, bu alanlarda kadınlara yönelik ayrımcılıktan kaynaklanabileceği, ikincisi ise kadınların akademide rekabet etmek yerine aile kurmayı tercih etmelerinin bir sonucu olabileceğiydi. Ancak Summers, kadınların genetik olarak bilim ve matematikte daha az yetenekli olabileceklerini, yani erkeklere göre daha az “içsel yeteneğe” sahip olabileceklerini de savundu. Summers’ın genetik konusundaki yorumları tepkilere yol açtı. Konferans katılımcılarından biri, Massachusetts Teknoloji Enstitüsü’nde bir biyolog, konuşmayı terk etti ve diğer katılımcılar derinden kırıldıklarını söylediler. Summers, konferans için bir araya getirilen akademik çalışmalara dayanarak sadece hipotezler öne sürdüğünü ve araştırmaların genetiğin çevresel faktörlere kıyasla birçok alanda çok önemli olduğunu gösterdiğini söyledi. Örnek olarak, bir zamanlar ebeveynliğin bir sonucu olduğuna inanılan, ancak artık esas olarak genetik kökenli olduğu bilinen otizmin psikolojik bozukluğundan bahsetti. Tartışmalar konferansla da sınırlı kalmadı. Birçok Harvard fakülte üyesi, önde gelen bir kişinin matematik becerilerinin genetik tarafından belirlendiği ihtimalini düşünmesi karşısında dehşete düşmüş ve konuşmayı takip eden tartışma ve protestolar, bir Harvard başkanına “güvensizlik” ifade eden bir önergenin ilk kez fakültede oylanmasına yol açmıştır. Summers, büyük ölçüde tartışmaların bir sonucu olarak 2006 yılında görevinden istifa etmiştir (Goldin, Goldin ve Foulkes, 2005). |
Bir tür olarak insanoğlunu en iyi tanımlayan özellik, büyük beyin kortekslerimizin bizi çok ama çok zeki kılmasıdır. Bu bölümde psikologların insan zekasını -düşünme, deneyimlerden öğrenme, sorunları çözme ve yeni durumlara uyum sağlama yeteneği- nasıl kavramsallaştırdıklarını ve ölçtüklerini ele alacağız. Zekanın tek bir yeteneği mi yoksa birçok farklı yeteneği mi içerdiğini, zekayı nasıl ölçtüğümüzü, zekanın neyi öngördüğünü ve kültürlerin ve toplumların bu konuda nasıl düşündüğünü ele alacağız. Ayrıca zekayı doğaya karşı yetiştirme ve insanlar arasındaki benzerliklere karşı farklılıklar açısından da ele alacağız.
Zeka önemlidir çünkü birçok insan davranışı üzerinde etkisi vardır. Zeka, başarılı eğitimsel, mesleki, ekonomik ve sosyal sonuçlarla diğer tüm bireysel farklılık değişkenlerinden daha güçlü bir şekilde ilişkilidir. Zeka testlerinden alınan puanlar, akademik ve askeri performansın yanı sıra çok çeşitli işlerde başarıyı da öngörmektedir (Ones, Viswesvaran ve Dilchert, 2005; Schmidt ve Hunter, 1998). Zeka aynı zamanda suç davranışlarıyla da negatif ilişkilidir -suçlu ergenlerin ortalama zeka bölümü (IQ) diğer ergenlerden yaklaşık 7 puan daha düşüktür (Wilson & Herrnstein, 1985)- ve uzun ömürlülük de dahil olmak üzere sağlıkla ilgili sonuçlarla pozitif ilişkilidir (Gottfredson, 2004; Gottfredson & Deary, 2004). Bu son ilişkinin en azından bir kısmı, daha zeki olan insanların kazaları daha iyi tahmin edip önleyebilmeleri ve doktorların veya ilaç etiketlerinin üzerindeki talimatları anlayıp takip edebilmelerinden kaynaklanıyor olabilir. Simonton (2006) da ABD başkanları arasında etkili bir şekilde liderlik etme becerisinin başkanın zekasına ilişkin değerlendirmeler tarafından iyi bir şekilde tahmin edildiğini bulmuştur.
Daha yüksek bir IQ'ya sahip olmanın avantajları, yaşam ortamları daha karmaşık hale geldikçe artar. IQ ve iş performansı arasındaki korelasyon, doktorluk veya avukatlık gibi zihinsel açıdan daha zorlayıcı mesleklerde, tezgahtarlık veya gazete dağıtıcılığı gibi zihinsel açıdan daha az zorlayıcı mesleklere göre daha yüksektir (Salgado ve ark., 2003). Bazı özel kişilik özellikleri, yetenekler ve fiziksel beceriler bazı işlerde başarı için önemli olsa da, zeka tüm iş türlerinde performansı öngörür.
Engin zekamız, anlam yaratmak için sembolleri düzenli bir şekilde kullanan bir iletişim sistemi olan dile sahip olmamızı da sağlar. Dil bize konuşarak, okuyarak ve yazarak zekamızı başkalarına iletme yeteneği verir. Psikolog Steven Pinker'ın da belirttiği gibi dil, "bilişin tacındaki mücevherdir" (Pinker, 1994). Diğer türler en azından bir miktar iletişim kurma yeteneğine sahip olsalar da, hiçbiri dile sahip değildir. Bu bölümün son kısmında dilin yapısı ve gelişiminin yanı sıra insanoğlu için hayati önemini ele alacağız.
Yorumlar
Yorum Gönder