Kalsiyum Homeostazı: İskelet Sistemi ve Diğer Organ Sistemlerinin Etkileşimleri
Kalsiyum sadece kemikte en bol bulunan mineral değil, aynı zamanda insan vücudunda da en bol bulunan mineraldir. Kalsiyum iyonlarına sadece kemik mineralizasyonu için değil, diş sağlığı, kalp atış hızının ve kasılma gücünün düzenlenmesi, kan pıhtılaşması, düz ve iskelet kası hücrelerinin kasılması ve sinir impuls iletiminin düzenlenmesi için de ihtiyaç vardır. Kandaki normal kalsiyum seviyesi yaklaşık 10 mg/dL'dir. Vücut bu seviyeyi koruyamadığında, kişi hipo veya hiperkalsemi yaşayacaktır.
Anormal derecede düşük kalsiyum seviyeleri ile karakterize bir durum olan hipokalsemi, dolaşım, kaslar, sinirler ve kemik dahil olmak üzere bir dizi farklı vücut sistemi üzerinde olumsuz bir etkiye sahip olabilir. Yeterli kalsiyum olmadan kan pıhtılaşmakta zorluk çeker, kalp atımlarını atlayabilir veya tamamen durabilir, kaslar kasılmakta zorluk çekebilir, sinirler çalışmakta zorluk çekebilir ve kemikler kırılgan hale gelebilir. Hipokalseminin nedenleri hormonal dengesizliklerden yanlış beslenmeye kadar değişebilir. Tedaviler nedene göre değişir, ancak prognozlar genellikle iyidir.
Tersine, anormal derecede yüksek kalsiyum seviyeleri ile karakterize bir durum olan hiperkalsemide, sinir sistemi yetersiz çalışır ve bu da uyuşukluk, halsiz refleksler, kabızlık ve iştahsızlık, kafa karışıklığı ve ciddi vakalarda koma ile sonuçlanır.
Açıkçası, kalsiyum homeostazı kritik öneme sahiptir. İskelet, endokrin ve sindirim sistemleri bu konuda rol oynar, ancak böbrekler de rol oynar. Bu vücut sistemleri kandaki normal kalsiyum seviyesini korumak için birlikte çalışır (aşağıdaki şekil).
Kalsiyum, herhangi bir biyolojik süreç tarafından üretilemeyen kimyasal bir elementtir. Vücuda girebilmesinin tek yolu diyettir. Kemikler kalsiyum için bir depolama alanı görevi görür: Kan seviyeleri çok yükseldiğinde vücut kemiklerde kalsiyum biriktirir ve kan seviyeleri çok düştüğünde kalsiyumu serbest bırakır. Bu süreç PTH, D vitamini ve kalsitonin tarafından düzenlenir.
Paratiroid bezinin hücreleri kalsiyum için plazma membran reseptörleri taşırlar. Kalsiyum bu reseptörlere bağlanmadığında, hücreler osteoklast proliferasyonunu ve osteoklastlar tarafından kemik rezorpsiyonunu uyaran PTH salgılar. Bu demineralizasyon süreci kalsiyumun kana karışmasına neden olur. PTH, böbrekler tarafından idrardan kalsiyumun geri emilimini teşvik eder, böylece kalsiyum kana geri döner. Son olarak, PTH D vitamini sentezini uyarır, bu da ince bağırsakta sindirilen herhangi bir gıdadan kalsiyum emilimini uyarır.
Tüm bu süreçler kan kalsiyum seviyelerini normale döndürdüğünde, paratiroid bezlerinin hücrelerinin yüzeyindeki reseptörlere bağlanmak için yeterli kalsiyum vardır ve bu olay döngüsü kapanır (yukarıdaki şekil).
Kandaki kalsiyum seviyeleri çok yükseldiğinde, tiroid bezi kalsitonin salgılaması için uyarılır (yukarıdaki şekil), bu da osteoklast aktivitesini inhibe eder ve kemikler tarafından kalsiyum alımını uyarır, ancak aynı zamanda böbrekler tarafından kalsiyumun geri emilimini azaltır. Tüm bu eylemler kandaki kalsiyum seviyelerini düşürür. Kandaki kalsiyum seviyeleri normale döndüğünde tiroid bezi kalsitonin salgılamayı durdurur.
Önceki Ders: Egzersiz, Beslenme, Hormonlar ve Kemik Dokusu
Sonraki Ders: Kemik Dokusu ve İskelet Sistemi Bölüm Değerlendirmesi
Yorumlar
Yorum Gönder