Sıvı, Elektrolit ve Asit-Baz Dengesi Bölüm Değerlendirmesi
Vücut Sıvıları ve Sıvı Bölmeleri
Vücudunuzun büyük bir kısmı sudur. Vücut sıvıları, çözünen maddeler olarak adlandırılan farklı konsantrasyonlarda maddeler içeren sulu çözeltilerdir. Hücresel fonksiyonları sağlamak için uygun bir su ve çözünen madde konsantrasyonu dengesi korunmalıdır. Sitozol su kaybı nedeniyle çok konsantre hale gelirse, hücre fonksiyonları bozulur. Hücreler tarafından su alımı nedeniyle sitozol çok seyreltik hale gelirse, hücre zarları hasar görebilir ve hücre patlayabilir. Hidrostatik basınç, bir sıvının bir duvara uyguladığı kuvvettir ve sıvının bölmeler arasında hareket etmesine neden olur. Sıvı ayrıca ozmotik bir gradyan boyunca bölmeler arasında da hareket edebilir. Aktif taşıma süreçleri, bazı solütleri konsantrasyon gradyanlarına karşı kompartmanlar arasında taşımak için ATP gerektirir. Bir molekül veya iyonun pasif olarak taşınması, zardan kolayca geçebilmesinin yanı sıra yüksek ila düşük konsantrasyon gradyanının varlığına bağlıdır.
Su Dengesi
Homeostaz, su alımı ve çıkışının dengeli olmasını gerektirir. Su alımının çoğu sıvılar ve yiyecekler yoluyla sindirim sisteminden gelir, ancak vücut için mevcut suyun yaklaşık yüzde 10'u hücresel metabolizma sırasında aerobik solunum sonunda üretilir. Böbrekler tarafından üretilen idrar, vücudu terk eden en büyük su miktarını oluşturur. Böbrekler idrar konsantrasyonunu vücudun su ihtiyacını yansıtacak şekilde ayarlayabilir, vücut susuz kaldığında suyu muhafaza edebilir veya gerektiğinde fazla suyu dışarı atmak için idrarı daha seyreltik hale getirebilir. ADH, böbrekler tarafından su geri emilimini artırarak vücudun su tutmasına yardımcı olan bir hormondur.
Elektrolit Dengesi
Elektrolitler, nöron ve kaslardaki hücre zarları boyunca elektriksel uyarıların iletilmesine yardımcı olmak, enzim yapılarını stabilize etmek ve endokrin bezlerinden hormon salgılamak gibi çeşitli amaçlara hizmet eder. Plazmadaki iyonlar aynı zamanda hücreler ve çevreleri arasındaki su hareketini kontrol eden ozmotik dengeye de katkıda bulunur. Bu iyonların dengesizlikleri vücutta çeşitli sorunlara yol açabilir ve konsantrasyonları sıkı bir şekilde düzenlenir. Aldosteron ve anjiyotensin II, renal filtrat ve renal toplayıcı tübül arasındaki sodyum ve potasyum değişimini kontrol eder. Kalsiyum ve fosfat PTH, kalsitriol ve kalsitonin tarafından düzenlenir.
Asit-Baz Dengesi
Vücutta kanın ve diğer sıvıların pH değerini dar bir aralıkta (pH 7,35 ile 7,45 arasında) tutmaya yardımcı olan çeşitli tamponlama sistemleri mevcuttur. Tampon, fazla hidrojen veya hidroksil iyonlarını emerek sıvı pH'ında radikal bir değişikliği önleyen bir maddedir. En yaygın olarak, iyonu emen madde ya bir hidroksil iyonu (OH-) alan zayıf bir asit ya da bir hidrojen iyonu (H+) alan zayıf bir bazdır. Hücre ve plazma proteinleri, hemoglobin, fosfatlar, bikarbonat iyonları ve karbonik asit gibi çeşitli maddeler vücutta tampon görevi görür. Bikarbonat tamponu, vücuttaki dokularda hücreleri çevreleyen IF'nin birincil tamponlama sistemidir. Solunum ve böbrek sistemleri de sırasıyla CO2 ve hidrojen iyonlarını vücuttan uzaklaştırarak asit-baz homeostazında önemli rol oynar.
Asit-Baz Dengesi Bozuklukları
Asidoz ve alkaloz, bir kişinin kanının sırasıyla çok asidik (pH 7,35'in altında) ve çok alkalin (pH 7,45'in üzerinde) olduğu durumları tanımlar. Bu durumların her biri ya bikarbonat seviyeleriyle ilgili metabolik sorunlardan ya da karbonik asit ve CO2 seviyeleriyle ilgili solunum sorunlarından kaynaklanabilir. Çeşitli telafi edici mekanizmalar vücudun normal pH değerini korumasını sağlar.
Önceki Ders: Asit-Baz Dengesi Bozuklukları
Sonraki Ders: Sıvı, Elektrolit ve Asit-Baz Dengesi Değerlendirme Soruları
Yorumlar
Yorum Gönder